top of page

Ben de varım!

  • Belgin Ergül
  • 10 May 2016
  • 3 dakikada okunur

Gençler ve yetişkinler... Bu iki yaş grubunun kendi girişimleriyle sivil alanda aktif hale gelerek çalışmalar yapması, toplumumuzun kültürel alışkanlıklarını da değiştirecektir. Gençlere yönelik oluşan olumsuz önyargılar, korku ve tedbir paketleri, yapılanların görülmesiyle hızla yön değiştirecektir.

Sevgili Ebeveynus takipçilerimiz, merhaba,

Bir önceki paylaşımımızda şu soruları sorarak vedalaşmıştık.

  1. Türkiye sivil toplum kuruluşlarının temel ihtiyaçları nelerdir?

  2. Ülkemizin sivil toplum kuruluşu ihtiyacı nedir?

Öyle mühim iki soru ki...

Burada birkaç paragraf ile bu sorulara cevap verebilmek imkansız ve hatta haksızlık olur. Ama nazikçe dokunmamız gereken başlıklar var. Gelin bakalım bu başlıklara.

Kabul etmek...

Şimdi diyeceksiniz ki, ben bir ebeveyn olarak bu başlıklar ve paylaşımlar ile ilgilenmeli miyim?

Evet, kesinlikle. Durmanız gereken noktalardan biri burası.

Çocuklarınızı, gençlerinizi , dokunduğunuz herkesi ülkemin bu üçüncü sektörü yani sayısı 110 bini bulan sivil toplum kuruluşları -STK ile tanıştırmalısınız.

Neden mi?

Bu güçlü yapılanmaların çözüm ve sonuç odaklı muhteşem eğitim ve etkinlikleri, -hiç farkında olmayabilirsiniz lakin- sizlere, ailenize muazzam destekler verebilir.

Sizlerin çocuklarınız ve gençleriniz bu STK’lara dokunduğu her andan itibaren öğrenecek, farkına varacak ve paylaşacak.

Ne kıymetli bir kelime. “Paylaşmak”

Benim STK’larım kapılarını çocuk-genç-yetişkin her profile, çoğunlukla ücretsiz olarak sunduğu imkanlarla gönüllülük ve eğitim başta olmak üzere açıyor ve “Gelin” diyor.

Her ebeveyn, STK’lar ile önce kendi tanışmalı, akabinde çocuğunu tanıştırmalıdır. Aslına bakarsanız en güzeli, birlikte tanışmak da diyebiliriz.

İlk adımı ise gönüllü başlığında atmanız en temel gerçeğinizdir.

Nasıl izah edilir bu gönüllülük?

İnsanların ilişkilerinin temel bir dışavurumudur aslında gönüllülük.

İnsanların icinde yaşadıkları topluma iştirak etme ve diğerleri ve diğer şeyler icin önemli olduklarını hissetme ihtiyaclarıyla ilgilidir. Gönüllü calışmanın esası olan sosyal ilişki, bireyin ve topluluğun refahı icin ayrı bir kritik önem taşır. Gönüllülük etiği, yaşam kalitesine anlamlı şekilde katkıda bulunan, dayanışma, paylaşma, aidiyet, karşılıklı güven ve duyarlılık gibi birbirinden farklı değerleri barındırmaktadır.

Neden gönüllü ihtiyacı diye bir kabul var?

En mühimlerinden biridir, ülkemin STK’larının gönüllüye ihtiyacının olması.

Sanat, tarih, ekosistem, hukuk, sağlık, koruma, bilim, teknoloji, siyaset, politika, paylaşım, eğitim gibi birçok başlıkta, , seçtikleri alanda, hedefleri doğrultusunda ülkemize fayda sağlayan sivil toplum kuruluşlarını hepimiz çok iyi anlamalı, çağrılarına kulak vermeliyiz.

Muhakkak bu başlıklardan biri ilginizi çekiyordur ya da çocuğunuzun, dokunduğunuz bir gencin, şahsınızın bu alanlardan birinde güçlenmesini, farkına varmasını istiyorsunuzdur.

Birçok vakıf ve dernek, lise çağından itibaren aktif olarak gönüllü katılımına “evet”” diyor.

Birçoğu da çocuk yaşlarda -ki buna okul öncesi de dahil-, eğitim ve etkinlikleri ile “gelin” diyor.

Bu tüm ebeveynler için öylesine değerli bir kazanım ki.

Zira tüm bu kuruluşlar gönüllü adayını kazanmak için birçok eğitim, oryantasyon, paket programlarını birey ile paylaşıyor. İşte bu noktada özellikle gençler eğitim ile savaş halindeyken, hem kendilerini keşfedecekleri hem de yaşadıkları topluma fayda sağlayacakları bambaşka bir bahçeye giriş yapıyorlar.

Dikkat ederseniz -kendilerini keşfedecekleri- ifadesini kullandım.

Karar vermek...

Çok genç bir nüfusa sahip ülkemizde toplumumuzun yaş ortalaması 30’un altındadır.

Gençlerimizin hemen hemen tamamında hafife alınmayacak toplumsal duyarlılık eşiği mevcut. Toplumsal duyarlılığın şöyle bir gerçeği vardır. Bireye kendini keşfetme olanağı sunar. Çünkü hayatınızın hiçbir alanında bu kadar çok “paylaşmak” kültürünü yaşamazsınız. Buradaki ipucu paylaşmaktır. Paylaşmak, keşfetmenin önünü açar.

Genç nüfusun, toplumsal duyarlılıklarının önünü açmak, bu alanda atacakları adımları desteklemek sivil toplumun gelişmesi sürecinde de çok önemli fark yaratacaktır.

Gençler ve yetişkinler...

Bu iki yaş grubunun kendi girişimleriyle sivil alanda aktif hale gelerek çalışmalar yapması, toplumumuzun kültürel alışkanlıklarını da değiştirecektir. Gençlere yönelik oluşan olumsuz önyargılar, korku ve tedbir paketleri, yapılanların görülmesiyle hızla yön değiştirecektir.

Elbetteki tüm bu adımlar bugüne kadar neyin, nası yapıldığı ve bundan sonra nasıl yapılacağı ile ilintilidir.

Buna paralel olarak sivil toplumumuzun alışkanlıkları ve kabullenemediği gerçekleri ile de yan yana gelmemiz gerekir.

Ülkemizdeki kabul gören gerçeklerden biri nedir?

“Söz hakkım yok”…

Her sivil toplum kuruluşu yaş ortalaması belirli bir sınıra gelmiş yönetim kurulu kararları ile hedef koymak, proje üretmek yerine, genç çalışan kadrosu, gençlerin de dahil olduğu yönetim kurulu üyeleri nezdinde, öncelikle sahada hedef kitlesi ile Ar-Ge sürecinden geçmeli ve “Ben neredeyim-” sorusunun cevabını masaya yatırmalıdır.

Zira bunun hesabını sadece İl Dernekler Müdürlüğü’ne değil, kamuoyuna da vermek ile yükümlü.

Farkına vardırmak, farkına varmak çok değerli bir kazanım.

Fakat “Neyi, nereden, nereye, nasıl değiştirdin, bunu yaparken ne ürettin, ne kadar sürede ve kiminle?” gibi soruları cevaplamak için çok dinamik br yaş grubu ile sahada durmaksızın üretmek durumundayız.

Ülkemin STK’ları tercih eden insan kaynağı ya da tam zamanlı iş seçimi yapan genç nüfusu diyelim, STK içine girdiğinde “şaşkınlık duvarına” notlar bırakıyor ve eğer sabır eşiği kuvvetli değil ise o STK’ya veda ediyor.

Temel sorun ise, hepimizin kabul etmesi gereken bir gerçektir: “Ben de varım.”

İşte bu noktada sizler devreye giriyorsunuz. Tüm anne ve babalarımız...

Çocuklarınızı sivil toplum ile tanıştırın. Yani ülkemin üçüncü sektörü ile.

Sevgili Ebeveynus,

Türkiye sivil toplum kuruluşlarının en temel ihtiyaçlarından biri gönüllü kazanımıdır.

Hiç durmayın, kendiniz, dokunduğunuz ve paylaşmaktan keyif aldığınız birey ve en mühimi aile bireyiniz ile el kaldırın ve “Ben de varım” deyin. Böylelikle STK’lar yeni ve olması gereken yönetsel algıya erişşsinler, hedeflerini yakalasınlar.

110 bin STK’ya sahip ülkemde bu kadar rakam gerçekten çok fazla.

Ülkemizin sivil toplum kuruluşu ihtiyacı başlığındaydı sıra...

Ama bu sefer çok uzattım...

Haftaya görüşmek üzere. Gönüllülük kabulü ile kalın.

Belgin Ergül

DenizTemiz Derneği/TURMEPA

Gönüllü ve Gönüllü Projeleri Yönetmeni

Comments


Son Eklenenler
Arşiv
Etiketle Ara
Takip et
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

Ebeveynus, çocuğuyla birlikte öğrenen, büyüyen, gelişen anne babaların buluşma noktası...

Çocuk ve aileyi ilgilendiren güncel haberlerden sanatsal etkinliklere, hobilerden sivil toplum kuruluşlarının eğitimlerine ve uzman görüşlerine kadar birçok konunun yer aldığı bir platform...

Elinize kahvenizi, çayınızı aldığınızda, güzel bir güne başlarken ya da günü sonlandırırken dertleşebileceğiniz, sorularınıza cevap bulabileceğiniz, deneyimlerinizi paylaşabileceğiniz bir yerde olmayı arzu ediyorsanız, doğru yerdesiniz...

bottom of page