Oyalanma aracı değil, temel ihtiyaç!
- Halime Sürek Kahveci
- 1 May 2016
- 4 dakikada okunur
Çocukların büyük çoğunluğu günde sadece bir saat dışarıda oyun oynayabiliyor... Hani çocuklar oyun ile öğreniyordu, büyüyordu ve geleceğe hazırlanıyordu?

Havalar ısındı, oh mis gibi! Çiçeğe duran ağaçlardan gelen güzel kokular, parklar, bahçeler çocukları oyuna çağırıyor ve oyun alanları mutlu, şen kahkahalarla çınlıyor... Kulağa hoş geliyor. Ama sadece kulağa ne yazık ki... Çünkü ülkemizde çocukların yüzde 61 her gün sadece bir saati, hatta bir saatten de az süreyi parkta oyun oynayarak geçirebiliyor. Oysa, cezaevlerinde kalan mahkumların bile günlük açık havaya çıkma süresi iki saat. ABD’deki mahkumlara çocukların sadece günde bir saatini açık havada geçirebildiği söylendiğinde yüzlerinde oluşan ifade de görmeye değer... Tüm bu rakamlar ve ürkütücü sayılabilecek tablo, küresel bir gerçeği ortaya koyuyor... OMO, 10 yılı aşkın süredir devam ettirdiği Kirlenmek Güzeldir çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği 10 ülkede 12 bin ebeveynle görüşmüş. Bu araştırmanın sonuçları da Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın yorumlarıyla Unilever Türkiye Ev ve Kişisel Bakım Kategorilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kamuran Uçar ve Unilever Ev ve Çamaşır Bakım Kategorisi’nden Sorumlu Pazarlama Direktörü Alper Eroğlu tarafından bir grup gazeteciye verilen yemekte açıklandı.
BELİRSİZ BİR GELECEĞE HAZIRLIK

Uçar sözlerine başladığında geleceğin belirsizliğinden bahsedip anne babaların neler yapabileceğini Prof. Dr. Yazgan’a sordu ve Yazgan’ın “Geleceğin belirsizliği her zaman endişelendiriyordu. Çünkü sıklıkla söylediğim bir şey var, anne babalığın temel karakteristiğini çocuklarla ilgili evham, kaygı ve endişe oluşturur. Bu işin tanımında var, bu olmasın diyen bu işe girmeyecek” sözleri bizi gülümsetti. Yazgan, şöyle devam etti:
“Ne yapacağımızı bilemediğimiz bir süreç içindeyiz. Ama bu belirsizlik karşısında bir araç var; yeni durumlara uyabilmek becerisinin yüksekliği. Buna da esneklik diyoruz. Yani farklı durumlara ayak uydurabilme, katılabilme, yeni duruma göre pozisyon değiştirebilme gibi birtakım yetilere ihtiyaç var. Oyun da bunun için gereken empati, sosyal iletişim, öfke yönetimi, zaman yönetimi, kendini anlama gibi becerileri doğal olarak yapmayı öğreten bir araç. Oyun bir çocuk oyalama aracı değil. Çocuklar için beslenme, spor üzerinde duruluyor. Ama oyunun temel ihtiyaç olduğu gözden kaçıyor. Özellikle açık havada serbest, kurgulanmamış oyun önemli. Açık hava illa büyük park değil, balkona çıkmak da açık hava. Açık hava oyunlarının yaşamımızın parçası olmak zorunda.”
Prof. Dr. Yankı Yazgan araştırma sonuçlarının ortaya koyduğu oyun oynama alışkanlıklarındaki dengesizlikte etkin olan üç temel engele dikkat çekti: “Dengesizliğe en fazla etkisi olan 3 öge ebeveynlerin aşırı kontrolcü yaklaşımı, çocukların ekranlara olan aşırı ilgisi ve çocukların gündelik programlarının giderek yoğunlaşması. Çocukların gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları oyun ve faaliyetler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler, bilgi eksiklikleri nedeniyle risk almamak için kontrolcü davranıp ev ortamını çocuklar için daha güvenli bulabiliyor. Ev, onlar için dışarıda yaşanabilecek kazalara, soğuğa, sıcağa ve daha pek çok riske karşı bir kale. Ancak bu kale de yeterli uyaran olmadığı gibi çocukların karşılaşması gereken zorluklardan paylarına düşen dersleri alma şansı da yok. O yüzden ailelere çocuklarının oyunlarına ve aktivitelerine doğrudan müdahil olmadan ama elbette güvenliklerini gözeterek çocuklarına yaparak, yaşayaıp anlamlandırarak, deneyimleyerek öğrenme fırsatı tanımalarını öneriyoruz.”

Yazgan çocukların teknoloji ve ekranlara olan ilgisi konusunda da şunların altını çizdi: “Dijital dünyaya doğan bir nesil yetiştirdiğimiz gerçeğini kabullenmeliyiz, çocukların dijital teknolojiyle içiçe büyümesine karşı çıkmak hayatın akışına aykırı. Burada dikkat edilmesi gereken teknolojiyi ve ekranları çocuk bakıcısı olarak ya da ilişkiyi, sahici deneyimi engelleyici biçimde kullanmamamak.. Ekran ile ilişki artıp ekran hem bir oyun yeri ve hem de oyun arkadaşı haline gelince oyun dengesizliği karşımıza çıkıyor. Ebeveynlere düşen sorumluluk içeride ve açık alanda oynanan oyunlar ile ekran başında ve ekran dışında oynanan oyunlar arasında bir zaman dengesi kurabilmeleri için çocuklarına rehber olmak”.
Yazgan, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ailelerin çocuklarının zaman programlarını giderek daha fazla aktivite ile zenginleştirdiğini ve çocukları için denge kurmakta zorlandıklarını söyledi: “Çocukların hayatında akademik ya da spor faaliyetleri gibi tanımlı çerçeveleri olan aktiviteler ile serbest oldukları aktiviteler arasında bir denge olması gerekiyor. Çünkü çocuklar serbestçe deneyimleyebildikleri, kurallarla sınırlandırılmadıkları, keşfetmenin kendilerine kaldığı aktivitelerle öz yönetimlerini geliştirebiliyorlar. Problem çözme, karar verme, planlama, düşünce ve duygularını fark etme ve duruma uygun biçimde kontrol etme yetenekleri serbest olduklarında daha etkili bir gelişim gösteriyorlar.
Kamuran Uçar da dünyada çocukların yüzde 56’sının, Türkiye’de ise yüzde 61inin her gün bir saatten az dışarıda oynayabildiğini, ülkemizde her 7 çocuktan birinin sıradan bir günde hiç açık havada oynamadığını anlattı. Uçar, çocukların daha aktif ve hareketli olabilmesi için marka olarak çeşitli projeler yürüttüklerini, 23 Nisan etkinlikleri kapsamında 40 bin top dağıtılacağını ve oyuna yönelik özendirmelerin devam edeceğini de belirtti.
BAŞARI İÇİN AKTİF OYUN ŞART

OMO’nun araştırması gösteriyor ki çocuklar dışarıda futbol oynamak yerine bilgisayar oyunlarını tercih ediyor. Dünyada eğitim, yaratıcılık ve insan gelişiminin önde gelen uzmanlarından Sir Ken Robinson, Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor. Robinson’ın “Okullar yaratıcılığı öldürüyor” başlıklı TED konuşması on milyonlarca kişi tarafından tıklanmış, gelmiş geçmiş en fazla izlenen videolardan biri olarak büyük önem taşıyor. Onun bilgisayar oyunları hakkındaki değerlendirmesi de şöyle:
“Endişe verici bir oyun dengesizliğiyle karşı karşıyayız. Ekranlar eğitim ve eğlence için harika kaynaklar olabilir ancak çocuklar, zihinlerini ve vücutlarını tam anlamıyla kullanabilmeleri ve etraflarındaki dünyayı daha fazla öğrenmeleri için farklı türdeki oyunları dengeli biçimde oynamalılar. Oynamak, çocukların öğrenmelerine, tecrübe etmelerine, odaklanmalarına, konsantrasyonlarına, kendilerine daha dönük olmalarına ve sosyal güvenlerini geliştirmelerine yardımcı olur. Oyun aynı zamanda çocukların paylaşım, kurallara uyma, sıra bekleme, diğerlerinin seçimlerine saygı duyma, kaybetmeyi kabullenme, sabretme, hoşgörülü olma, açık fikirli olma ve empati kurma gibi önemli sosyal değerleri kazanmalarına yardım eder. Çocuklarınızın serbest türde, daha az kurgulanmış oyunları dışarıda güvenle ve özgürce oynamalarına izin verin; onların girişken tavırlarına, hayal kurma ve yaratım becerilerine şaşıracaksınız. Onları şimdiden geliştirmek ve gelecekte başarılı, çok yönlü ve mutlu birer erişkin olmalarına yardımcı olmak için çocuklarımızın hayatında aktif oyuna yer vermeliyiz.”
ARAŞTIRMA SONUÇLARINA TOPLU BAKIŞ

Comments