Neye ihtiyacımız var?
- Belgin Ergül
- 10 Nis 2016
- 3 dakikada okunur
Ne mühim bir kavram ”ihtiyaç”... Neye ihtiyacımız olduğunu bilebildiğimiz ve onu analiz edebildiğimiz her alanda çok şanslıyız. Peki bu şansı öne çıkaran temel başlık nedir? Fark. Temel başlık “Fark yaratmak”tır. Tıpkı Bob Ross’un yaptığı gibi.
Bob Norman Ross (d. 29 Ekim 1942, Daytona Sahili, Florida, ABD – ö. 4 Temmuz 1995, Yeni Smyrna Sahili, Florida, ABD), ABD'li ressam ve televizyoncudur.
Bob Ross, yarım saat içinde doğa resimleri yaptığı, uzun yıllar devam eden “Resim Sevinci” programıyla hepimiz tarafından tanınmıştır. Özgün adı “The Joy of Painting” olan bu program, ülkemizde de TRT 2’de yayımlanmış ve hepimizi ekran başında tutmuştur.
Bay Ross yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle, 1995’te hayatını kaybetmiştir. Hazırladığı televizyon programları hala dünya genelinde yayımlanmaktadır. Kendisine bir kez daha teşekkür ederiz.
Zira hepimize hiç yeteneğimiz olmayan, bizlere zor ve pahalı gelen bir alanda bilmediğimiz detayları ne de zarif bir tebessümle öğretti. Ne kadar kolaymış dedik, hızlıca yapmak istedik, birçoğumuz yaptık ve devam ettik. Halen daha izliyoruz ve izletiyoruz.
Ne mühim bir kavram ” ihtiyaç”... Neye ihtiyacımız olduğunu bilebildiğimiz ve onu analiz edebildiğimiz her alanda çok şanslıyız. Peki bu şansı öne çıkaran temel başlık nedir?
Fark. Temel başlık “fark yaratmak”tır.
Tıpkı Bob Ross’un yaptığı gibi.

Ne derdi bize, bakın dalgalar karaya vuruyor “fış fışş fışşşş”… Sadece gözümüzle bakmazdık, kulağımız ile de dinlerdik o resimleri. Onun için yetenek değildi önemli olan; sevgi, merak ve görebilmek mühimdi. Ross’un ünü arttıkça hakkında yapılan konuşmalar da çoğaldı. O, kimine göre bir usta, kimine göre de gereksiz bir ressamdı. “Resim sanatını basitleştiriyor; sanat yapmıyor ancak manzara yapıyor” eleştirileri, ressamın kulağına kadar gitti. Bu sözlere cevap veren ressam şöyle konuştu: “Evet, ben manzara resimleri yapıyorum. Çünkü doğanın binbir güzelliğini ve bu kusursuz dengeyi insanlara hatırlatmak hoşuma gidiyor. Siz güzelliklerin farkına varın yeter...”
Ülkemde çok güçlü bir yapılanma var; adı sivil toplum kuruluşu. Kısaca STK diyoruz. Sayısı yüz bini aşan STK’ya sahip ülkemde 104 bin dernek ve 4 bin 900 vakıf var. Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 13’ü dernek üyesi, Türkiye’de her 747 kişiye bir dernek düşüyor. Vakıfların bir milyon, derneklerin ise 80 bine yakın gönüllüsü var.
Dikkat ederseniz alt rakamlar, mevcut dernek ve vakıf sayısı ile hiç uyum sağlamıyor ve ilginç tezatlıklarda var. Detaya inersek de bazı büyük STK’ların gönüllü sayılarının 100 bine yaklaşan rakamlar ile çok fazla olduğunu da görüyoruz.
Bob Ross örneğimize dönelim. Mühim bir ihtiyacı, fark yaratarak çözdü. Bu aşamada soruyu çok iyi sormak gerekir. Neye ihtiyacım var?
STK başlığından ülkeme bakarak bu soruyu algıladığımda, birçok raporu, veriyi, mevcut durumu analiz etmem, ortaya sürülen hedefleri görmem gerekir. Çok iyi irdelemek ve irdeleletmek de gerekir.
STK'LAR VE YENİDEN YAPILANMA
Ülkemizin 9. ve 10. Kalkınma Planlarına baktığınız zaman bunca sosyoekonomik ve sosyokültürel hedefin yanında “gönüllü” başlığını atlamak mümkün olamaz. Bu başlık planlarda bire bir olarak hiç geçmemiş, lakin şu şekilde STK’lara ait bir alan daha var “STK’lara yönelik daha bütüncül bir politika oluşturabilmek için yasal ve kurumsal düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır.” Bunun dışında planın amaç-hedef ve durum analizi bölümlerinde STK katılımlarına, işbirliğine yönelik mühim açılımlara değinilmiş. Elbetteki değerli bir bakış açışı, peki yeterli mi?
İşte burada “Neye İhtiyacımız Var?” sorusunu soralım. Bu sorunun elbetteki birçok cevabı var. Ve bu cevapları çok ana başlıklar halinde sıralamak da mümkün. O halde soruyu soralım...
Ülkemiz STK’larının neye ihtiyacı var?
Bu cevabı verebilmemiz için önce şu iki başlığı ortaya koymak gerekecek.
Türkiye Sivil Toplum Kuruluşlarının Temel İhtiyaçları
Ülkemizin Sivil Toplum Kuruluşu İhtiyacı
Ve 2016 yılı itibari ile bu iki başlığa şu rakam üzerinden yaklaşmak gerekecek. 110 bin sivil toplum kuruluşu yani mevcut vakıf, dernek, sendika, meslek kuruluşları (Konsey-Oda-Birlik-Cemiyet) çalışmaları.
Ülkemizde her sivil toplum kuruluşunun kendi içinde çok belirgin, çalışanları hem mutlu hem de rahatsız eden sorunları vardır. Bunu "STK’lar ve Yapılanma" gibi başlıklarda irdeliyoruz. Ve bu alandaki gerçekler ülkemiz geneline yayılmış her Sivil Toplum ailesi tarafından kendi içinde tartışılır, irdelenir durumdadır.
Peki ne yapılmaz?
Bunu çözmesi gereken STK’ların yan yana gelmesi zordur.
Mutlu STK’ların iyi örnekleri, mutsuz STK’lar tarafından irdelenmez. En temel sebebi ise bu mutsuzluğun kabul edilmemesidir.
Peki bunun sebebi nedir?
Yaş...
Ülkemizde özellikle sivil toplumda yönetsel süreçler 40-45 yaş ve sonrasında güven ile el sıkışıyor.
Bu son derece zorlayıcı ve genç nüfusu STK kültüründen uzaklaştıran, seçicilikte sınırları zorlatan bir kabuldür.
Peki bunun sebebi nedir?
Yine yaş...
Ben 110 bin STK’ya sahip bir ülkede yaşıyorum.
Toplum yararına,resmi kurumlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, gönüllülerini, üyelerini ve çalışanlarını her daim gönüllülük kabulü ile hedeflerine dahil eden, kar amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır STK’lar.
Ve benim ülkemde 110 bin STK var.
Önce neden sorusunu soralım, akabinde ise şu iki sorunun cevabını iyice düşünelim:
Türkiye Sivil Toplum Kuruluşlarının Temel İhtiyaçları Nelerdir?
Ülkemizin Sivil Toplum Kuruluşu İhtiyacı Nedir?
Doğru soruyu sorarsak, her daim doğru cevabı yakalarız.
Bir sonraki buluşmamız cevaplar üzerine olacak...
Eminim ki birlikte yakalayacağız!
コメント